Yaşamımız boyunca, bize değmeden geçen öyle çok mutluluk, sevgi
ve hayatımızı olumlu yönde etkileyecek fırsat var ki, ama önem sıralamasında
payı daha büyük olan koşuşturmalardan nefes nefeseyizdir. Aslında çoğu kez
kendimize değil de, başkaları için tüketiriz bunu. Bu gibi durumlarda insan kendini
futbol topu gibi hisseder; kendine bir faydan yoktur ama başkalarına zaferler
kazandırırsın. Halbuki her insan hayat içinde ayrı bir hayattır ve her anını
zevkle yaşaması gerekirken, çoğu kez, iç içe olması gereken duygulardan yoksun, zamanın
yitirdikleriyle birlikte yaşar gider.
Zamanla giden bir şeyler var. Çocukken bağıra bağıra
akıttığımız göz yaşlarımızı, şimdi içimize atıyoruz. Kâğıt helvamızı elimize
alıp gezindiğimiz yollarda, beklentiler eşlik ediyor şimdi bize. Bir su
birikintisinin içine düşmek eskisi kadar mutlu etmiyor bizi, içimizi acıtan,
bir sürü para verip aldığımız kıyafetimiz. Belki de, yaşam bize, bunları tekrar
yaşama şansı bile vermeyecek kim bilir?
Sizce yaşam nedir? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu?
Bence yaşam, tercihlerin tümüdür ve bu da size bağlı. Bunun için ne yaşarsanız
yaşayın, önce kendiniz için bir şeyler yapmakla işe başlayın hem de hiç vakit
kaybetmeden. Çünkü yaşarken bir türlü inanamadığınız ölüm, bir gün tüm
varlığıyla hissettirecek kendini ve siz, yıllarca uğraşıp, bir merdivenin
tepesine çıktığınızda, onu yanlış duvara dayadığınızı fark edeceksiniz. Bu da
pişmanlığın ta kendisi olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder